Ölüm ve Yasa Çırak Olmak

Hepimiz bu yoldayız. İster kabul edin ister etmeyin.

Ölüm ve yas konuları ile ilgili sohbetlerimde veya atölye çalışmalarım sırasında ‘’ben yasın çırağıyım’’ diye başlarım konuşmalarıma*. Bunu kendimi güvenli bir alana çekmek için değil, dikkatleri başka bir şeye çekmek için söylerim.

Bir şeyin çırağı olmak ne demek?

Çıraklık, içinde sabır, mütevazılık , heves, güven, gayret, şükran kavramlarını barındırır.
Çıraklık denince akla ilk olarak sürecin içinde sabırla pişmek ve sürece güven duymak gelir.
Acele etmemek gereklidir.
Gerçeği öğrenmeye hevesli ve gayretli olmak lazımdır.
Ben öğrendim, ben biliyorum demeden mütevazı kalabilmek çıraklığın özüdür .
Ve nihayetinde kulaklara ulaşan her bilgi, kalpte  ilham kapısı açan her minicik sözcük için şükran duymak nerdeyse zaruridir.

Geçenlerde “Delicious” isimli bir Fransız filmi seyrettim. Fotoğraf o filmden. Kadın, mutfakta adamın çırağı olmak istiyor. Adam önce, hayır git buradan diyor. Kadın yılmıyor, yağmurun soğuğun altında beklese de bir yere ayrılmıyor.

Adam çıraklığın en az üç sene süreceğinden bahsediyor. Kadın kabul ediyor.
Adam, kadının temiz ve bakımlı ellerine bakıyor:

”Olmaz.” diyor, ”Ellerin bu işe uygun değil, önce onları kirletmemiz lazım.”

Mutfak işine geçirmeden önce aylarca başka ev işleri veriyor kadına…Taa ki o eller yıpranana kadar. Sonra mutfağa alıyor kadını. Gözlerini bağlıyor, değişik malzemeler tattırıp sadece tat duyusuyla ismini söylemesini istiyor. Duyularını geliştiriyor.

Zaman geçiyor. Hayat kızışıyor. Bir yangında ustanın elleri hasar görüyor. Çırak, ustanın elleri oluyor…
Başka bir olay oluyor, usta kendi kabuğuna çekiliyor. Çırak ustaya yardımcı oluyor, inisiyatifi bir süreliğine ele alıyor. Sonunda, ikisi de kendi tarzlarıyla yolculuklarına devam ediyor.

Ölüm ve yas, yaşamdaki daimi ustalarımız.
Bir yere gitmiyorlar, pozisyonları hiç değişmiyor.
Bizim çıraklığımız da hiç değişmiyor.
Ama zaman geliyor biz onların elleri oluyoruz. Olmak zorunda kalıyoruz. Çünkü böyle öğrenebiliyoruz. Yaşama borcumuzu böyle ödüyoruz.

Hepimiz bu yoldayız.
İster kabul edin ister etmeyin.

Elleriniz bakımını kaybedecek.
Elleriniz kirlenecek.
Kabuk tutamayan yaralarınız olacak.

Sabır.
Güven.
Şükran.

Bu konularla herhangi bir şekilde yakınlaşmak isteyenler ; seminerlere, atölye çalışmalarına vs katılanlar. Lütfen mucize beklemeyin.
Bu konuların ‘’fast food’’ eğitimi yok. Sadece bir çalışmayla tüm bilgilerin size hap gibi verileceğini düşünmeyin. Bu konularda pratik hayatın kendisi unutmayın.
Duyduklarınız size azıcık ilham oluyorsa, sizi, daha önce girmediğiniz bir sokağa sokuyorsa ne ala.
Bu kadar.
Gerisi modern dünya insanının “ben ben – hemen daha çok öğrenmeliyim” beklentisi.

Siz bu modern dünyanın neresindesiniz ona bakın.

Bir de ellerinize…

* Bu arada ”yasa çıraklık” deyimini ilk kez kullanan ben değilim. Yasa çıraklık, bu alanda çalışan ve hocam olarak kabul ettiğim sevgili Francis Weller’ın bir söylemidir.

Yas ve Ölüm Bilgeliği Platformu

Unutmuyoruz © 2021. All right reserved.
Size daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunabilmek için çerezler kullanıyoruz. Detaylı bilgi için çerez politikamızı ve kişisel verilerin korunması hakkında açıklama metnini inceleyebilirsiniz.
Unutmuyoruz.biz web sitesini daha iyi deneyimleyebilmek için lütfen telefonu dikey konumda kullanın.